30 Ağustos’ta düzenlenen Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde genç teğmenler kılıçlarını çatarak Subaylık Andı’nı okumuş ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” şeklinde slogan atmışlardı. Daha sonra aralarında Kara Harp Okulu devre birincisi teğmen Ebru Eroğlu’nun da bulunduğu 5 teğmen, ihraç talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmişti.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Yüksek Disiplin Kurulu’nun 5 teğmen ve 3 disiplin amiri için TSK’dan ihraç kararı verildiği duyuruldu.
Bu kararın ardından tepkiler yükselirken, gazeteci Fatih Altaylı, “Öcalan’ın askeriyiz mi deselerdi!” başlığı ile bir yazı kaleme aldı.
Devlet Bahçeli’nin istediği bir kez daha gerçekleşti diyen Altaylı, şu ifadeleri kullandı:
“Aralarında dönem birincisinin de bulunduğu 5 teğmen ve onların suç işlemediğini söyleyen 3 komutan “Atatürk’ün askeriyiz” dedikleri için Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ihraç edildiler. Dönemlerinin en başarılı askerleri hayallerini süsleyen üniformaya erken veda ederken ve yıllarca terör bölgelerinde savaşmış kusursuz sicile sahip komutanları emeklilik hakları bile ellerinden alınarak sokağa atıldılar. Bu insanlar elbette işsiz, aç açıkta kalmazlar ama gördükleri muamele korkunç. Acaba Atatürk’ün değil de, başka birinin askeri olduklarını söyleselerdi yine “disiplinsizlik” yapmış olurlar mıydı merak ediyorum!”
“İLK TEPKİ JÖLELİ DANIŞMANA AİTTİ”
Bu millet ve bu milletin tarihinin bu kararı alanlardan ve aldıranlardan hesap soracağını söyleyen Altaylı, şöyle konuştu:
“Atatürk’ün askerlerinin” ordudan ihracında hiç aklımdan çıkmayacak olan ise, bunu yaptıranın Türkiye’nin en milliyetçi partisi olduğunu iddia eden partinin lideri olması. O günleri hatırlayın. Teğmenler, “Atatürk’ün askeriyiz” diye haykırdıktan sonra Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndan gelen ilk tepki jöleli danışmana aitti ve teğmenlere sahip çıkıyordu.”
“KURTLAR SOFRASINDAN UZAK TUTMAYA ÇALIŞIYORDU”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meseleyi büyüten taraf olmayıp, sessiz kalmayı tercih ettiğini belirten Altaylı, dedi.
“Ancak Çelik, “Başkurt”u hesaba katmamıştı” diyen Altaylı, “Olay yatışacak ve teğmenler küçük bir disiplin cezası alacaklar diye düşünülürken birdenbire “milliyetçi” Bahçeli ortaya çıktı. Eski HDP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Metiner ile aynı çizgide bir açıklama yaparak teğmenlerin en ağır cezayı alması gerektiğini söyledi.” ifadelerini kullandı.
”15 ŞUBAT’TA YAYINLANACAĞI İDDİA EDİLİYOR”
“Bahçeli’nin talimatlarını yerine getirmekte asla gecikmeyen AKP de hemen dönüş yaparak teğmenlerin atılması hedefindeki bir çizgiye geçti ve sonuç ortada.” şeklinde konuşan Altaylı, şu ifadelere yer verdi:
“Pırıl pırıl 5 teğmen ve 3 onurlu komutan ordudan atıldı. Geride Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şanlı geçmişi ve yine şanlı olacağı kuşkusuz geleceği arasında Milli Savunma Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun ve dönemin komutanlarının üzerine çalınmış bir kara leke kaldı. 5 teğmen ve ömrü terörle mücadelede geçmiş bordo bereli komutanları ordudan atılırken, Bahçeli’nin bir talimatı daha yerine getiriliyor. Her ne kadar Bahçeli’nin arzu ettiği gibi Öcalan TBMM’ye gelip “Ulusa sesleniş”i orada yapamayacaksa da, İmralı’daki rezidansından halka sesleneceği konuşmanın kayda alındığı ve 15 Şubat’ta yayınlanacağı iddia ediliyor.
“DEMOKRASİDE OLMAYACAK BİR YASA TBMM’DEN GEÇTİ”
Şimdi düşünüyorum da, acaba teğmenlerimiz “Atatürk’ün askeriyiz” diyeceklerine “Öcalan’ın askerleriyiz” deselerdi ne olurdu! Öyle ya Atatürk’ün askerlerini ordudan attıran Bahçeli, Öcalan’ın askerlerini cezaevinden çıkarmaya çalışmıyor mu! Uyardık ama olmadı. Bir demokraside asla olmayacak bir yasa TBMM’den geçti. Haftalar öncesinden “Torba kanun” içerisine sokularak TBMM’ye getirilen bu yasaya dikkat çekmeye çalıştım. İktidar, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Devlet Denetleme Kurulu’na Anayasal olmayan birtakım yetkileri vermek üzere bir yasa teklifi hazırlamış ve bunu emekli maaşlarını düzenleyecek yasanın arasına katarak TBMM’ye yollamıştı. Yasa, DDK’ya daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş bazı yetkiler vermek üzere yazılmıştı. Yasa, DDK üyelerine denetim yaptıkları kurumlarda, “memurlar ve diğer kamu görevlilerini” doğrudan görevden uzaklaştırma yetkisi veriyordu. Yani bundan böyle belediye başkanları Cumhurbaşkanlığına bağlı bir denetleme kurumu tarafından görevden alınabilecekti. Ve Devlet Bahçeli “Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle Devlet Denetleme Kurulu devreye girerek çok yönlü inceleme ve soruşturma yapmalıdır” diyerek yeni dönemin habercisi oldu.
More Stories
Siirt’te evlerinden 1 traktör atık malzeme çıkan çifte yardım eli uzandı
Batı Trakya Türklerinin direnişi Kocaeli’de unutulmadı
Tasarımı belli olmuştu: İBB, yeni taksi plakaları için ihaleye çıkıyor